Canlılığın en önemli iki belirtisi beyin
fonksiyonları ve metabolizma. İşte bu iki fonksiyonun gelişmesi ve
ilerlemesinde başrolde olan tiroid bezi, biz daha anne karnındayken hormon
üretimine başlıyor. Tiroid hormonları stres
hormonları gibi tüm vücudu etkiler. Eksikliği ise yaşamla bağdaşmaz; kalp, böbrek
ve kasların işlevi bozulur, gelişmekte olan beyin ise geri dönüşümsüz hasarlanır.
Ayrıca üretimi için gerekli olan iyot bazı besin kaynaklarında doğal olarak bulunan ancak vücudun kendi kendine üretemediği bir mikroelementtir. İşte bu nedenle iyot
eksikliği hayati bir konu ve ülkemizde halk sağlığı sorunlarının başında
geliyor. Toprağın iyot içeriği yoğun tarım, böcek öldürücüler, alkali gübreler
ile azalıp gıdalara da bolca katkı maddesi eklendiğinden iyot eksikliği devam
ediyor ve hatta yaygınlaşıyor.
DSÖ verilerine göre dünya nüfusunun
%30’u iyot eksikliği bölgesinde yaşıyor ve %70 ‘inden fazlası az ya da çok iyot
eksikliğinden etkileniyor. “İyot
Yetersizliği Hastalıklarının Önlenmesi ve Tuzun İyotlanması Program”ı birçok
endemik ülke gibi Türkiye’de de neredeyse 30 yıldır uygulanıyor. Ancak
programın başarısını düşüren birçok faktör var maalesef. Öncelikle tuzun
içindeki iyot hava, ısı ve nemle temas edince büyük oranda
buharlaşıyor. Ayrıca günümüzde sağlıklı beslenme önerileriyle tuz tüketiminin
azalması iyot alımını da kısıtlıyor.
İyot eksikliği başta tiroid fonksiyon
bozukluğu (hipotiroidi) olmak üzere, metabolizma ve üreme sağlığının bozulmasında ve hatta kanser
gelişiminde önemli bir risk faktörü. Gebelikte ve çocukluk çağında ise ayrıca
önemli çünkü gelişmekte olan beyin fonksiyonları tiroid sağlığı ile direk
ilişkili.
Hem bu kadar önemli hem de bu kadar
yaygın olan iyot eksikliği nasıl oluyor da gözden kaçıyor? İlk sebep kendine
özgü belirtilerin olmayışı; bi çok kronik hastalıkta karşılaştığımız metabolik
belirtiler (yorgunluk baş ağrısı, kilo alma, kabızlık, ödem, vb.) diğer hastalıklarla
karışabiliyor. İkinci olarak da kan
tahlillerinde veya filmlerde bozukluk ortaya çıkması çok zaman alıyor. Tanıda
en etkili yöntem hastadaki belirtilerin doğru değerlendirilmesi ve idrarda iyot
atılımının ölçülmesi.
İyot eksikliği belirlendikten sonra tiroid
fonksiyonları başta olmak üzere metabolik bir tarama yapılmalı. Çünkü tiroid
hormonlarının yeterli ve etkili olmasını sağlayan pek çok faktörün iyot
verildiğinde hazır olması gerekiyor. Bunların başında stres hormonları,
glutatyon, selenyum, çinko ve çeşitli vitaminler var. Tiroid bezinin toksinlere
duyarlılığını da unutmamak gerek. Vücutta toksin dedektörü olarak görev yapan
tiroid bezi özellikle ağır metallerden çok etkileniyor. Çevresel toksinler
azalmazsa ve tiroid bezi iyota hazırlanmazsa başarısızlık kaçınılmaz. Her şey yolunda
gidip tedaviye başlanınca genellikle birkaç haftada klinik düzelme gözleniyor.
Böylece hem tanı hem de tedavi doğrulanmış oluyor.
Sonuç olarak tiroid hormonları ve iyot; metabolizma,
detoks, beyin gelişimi ve üreme için vazgeçilmez bir ihtiyaç. Ancak unutulmaması
gereken; iyot ihtiyacı kişiden kişiye ve hatta aynı kişide zamanla bile değişebiliyor.
Sosyal hayat, gebelik durumu, stres, inflamasyon, sigara içiciliği, mevsimsel
faktörler, barsak hastalıkları, diğer mikroelementlerin eksikliği (selenyum,
çinko, demir) ve vitaminler ( A,B, ve D vitaminleri) gibi pek çok faktör iyot ihtiyacını ve
emilimini etkiliyor. Vücudun iyoda hazırlanması için tüm bu durumların
değerlendirilmesi ve eksiklerin tamamlanması gerekir. Ayrıca çok güçlü metabolik
etkileri olan iyotun eksikliği kadar fazlalığı da ciddi sorunlara yol açabilir.
Bazı tiroid hastalıklarında (zehirli guatr, Hashimoto Tiroiditi
veya sıcak tiroid nodül gibi) iyot kullanımı zararlıdır, yine bazı durumlarda
dozunun azaltılması gerekir. Bu nedenle iyotlu katkı
ürünlerini kontrolsüzce kullanmanın tehlikeli olabileceğini hatırlatmak
isterim, mutlaka doktor kontrolünde iyot hazırlığı yapıldıktan sonra dengeli ve
ölçülü olarak kullanılmalıdır.