Soluduğumuz hava, içtiğimiz ve yıkandığımız su, kullandığımız eşyalar, kozmetikler,
ilaçlar, temizlik malzemeleri ve en çok da yediğimiz gıdalar toksik
kimyasallarla yüklü. Günlük olarak tükettiğimiz yiyeceklerde
bulunan renklendirici, koruyucular, tatlandırıcı, emülgatör ve antimikrobiyal
maddelerin tümü kimyasaldır ve tabi toksin içeriyor.
Her hafta, Chemical Society’nin veri tabanında
yaklaşık 6.000 yeni kimyasal endeksleniyor yani yılda 300.000’den fazla yeni
kimyasal hayatımıza giriyor demektir.
Bir de
vücudun kendi ürettiği toksinler var. Metabolizmanın doğal sürecinde ortaya
çıkan atıkların yanında barsak bakterileri de toksin üretiyor. Yani nefes alıp
enerji ürettiğimiz sürece toksinlerin oluşması da kaçınılmazdır. Sadece
fiziksel işlevler değil duygusal stres de vücutta oluşan zehirli atıkları
arttırıyor.
Bu tablo
toksinler karşısında çaresizlik hissetmemize neden olsa da vücudun çok etkili
bir arınma sistemi vardır. Yani sağlıklı bir beden toksinlerle baş edebilecek
kapasitededir. Başta karaciğer olmak üzere barsaklar, böbrekler, cilt ve hatta
akciğer bile toksinleri vücuttan uzaklaştırır. Kalan az miktarda toksin de
sorun çıkarmadan yıllarca depolanabilir. Ancak bedensel ve çevresel etkenlerle
toksin yükü artarsa detoks yani arınma işlevi yetersiz olur. Başlangıçta kabızlık,
baş ağrısı, yorgunluk, kilo artışı, kas ağrısı, eklem hassasiyeti, alerji, saç-tırnak-cilt
bozuklukları, uykusuzluk veya huzursuzluk gibi belirtiler olabilir. Yaygın olarak
etraftan sıkça duyduğumuz bu belirtileri genellikle geçici bir rahatsızlık
olarak tanımlar ve çok da üzerinde durmadan ilaçlarla geçiştiririz. Ancak
nadiren geçer, genellikle sistem hasarına neden olarak çoğalır ve ilerler. Artık
bu rahatsızlıkların bir hastalık ismi vardır; şeker hastalığı, kalp-damar
hastalıkları, metabolik sendrom, astım, migren, depresyon, otoimmün hastalıklar
ve hatta kanser… Üstelik tedavide kullanılan ilaçlar hem kimyasal içerikleri
ile toksin yükünü hem de karaciğerin detoks yükünü arttırarak kısırdöngüyü
destekler. Yani kronik hastalıkların %75’iÂ
yaşam tarzı ve çevresel etkenlerle sinsice vücudumuzda biriken
toksinlerin marifetidir.
Bu haberin
bir de iyi yanı var; kronik hastalıkların büyük çoğunluğu kalıtsal olmayan
nedenlerle oluşur, yani ÖNLENEBİLİR.
Detoks
deyince aklımıza ilk gelen sebze suları içip aç kalmak. Oysa daha kalıcı
çözümlere ihtiyacımız var. Bir yandan toksin alımını ve toksin oluşumunu
sınırlandırıp bir yandan da vücudun detoks işlevini desteklemek mümkün.
Arınmada
SADE düşün önerileri
1.   Â
Toksin oluÅŸumunu
azaltmak için
Küf, toz, ev akarı, asbest maruziyetine karşı evinizde,
iş yerinizde eşyaları azaltın
Sigara ve tütün mamüllerini kullanmayın, alkol alımını
kısıtlayın
Evi, iş yerini, arabanızı sık sık havalandırın
Temizlik için benzen içermeyen ürünleri eldivenle
kullanmayı tercih edin ve solumamaya dikkat edin
Mutfakta cam veya çelik kap kullanın
Elektromanyetik radyasyondan korunmak için dijital
aletlerin kullanımını azaltın, fazla güneş ışığında kalmayın, gereksiz röntgen
çektirmeyin
Klorlu havuzlar yerine denize girmeyi tercih edin
Oje, parfüm, kolonya ve diğer kokuları kısıtlı kullanmaya
çalışın
Mikrodalgada için uygun cam kapları kullanın
Rafine edilmiÅŸ ÅŸekeri, iÅŸlenmiÅŸ ve
paketli gıdaları mutfağınızdan çıkarın
Light
gıdalar yerine doğal olanları tercih edin
Konserve, füme yiyecekleri
kısıtlı olarak yiyin
Mevsime
uygun sebze-meyveler ile bitkisel ağırlıklı beslenmeye çalışın
Et
seçiminde deniz balığı, organik tavuk ve hindiyi tercih edin, kırmızı eti
azaltın.
2.    Detoks işlevini desteklemek için
Günde
2-2,5 litre duru kaynak suyu için
Egzersiz
yaparak ter atın
DoÄŸal
ve esnek nefes alın
Sindirimi
kolaylaştırmak için yiyecekleri çok çiğneyin
Mide
asitini azaltan ilaçlardan, gereksiz antibiyotik kullanımından kaçının
AkÅŸam
geç saatlerde yiyeceklerden uzak durun, sadece su için
Haftada
2-3 kez 14-16 saatlik açlık süresi ile metabolizmanızı destekleyin
Günlük öğünlerinize fermente veya
toksin atımını destekleyen yiyecekler ekleyin. Bunlar kefir, lahana turşusu, sirke,
yoğurt, siyah sarımsak, enginar, brüksel lahanası, pancar, elma, portakal v.b.
Takviye edici vitaminler veya
damardan detoks tedavilerinin güçlü etkisinden de yararlanabilirsiniz. Ancak bu
tedaviler mutlaka deneyimli bir doktor gözetiminde yapılmalıdır. Unutmayın ki
her vitamin, elektrolit, enzim veya hormon vücutta biyolojik çarkları
düzenleyen çok önemli birer anahtardır.
Â
Â
Â
Â